Davranış Problemleri
Çocuklar erken dönemden itibaren davranışlarını, bulundukları sosyal ortam ve norma uygun yönde şekillendirmeyi öğrenirler. Sosyal mesajlar aracılığıyla, kendi tutumlarının başkalarını nasıl etkileyeceği yönünde bilgi sahibi olurlar. Başkalarının ihtiyaç ve duygu durumuna yönelik olarak kendini düzenleyemeyen çocuklar, ilerleyen yaşlarda problem durumlarla karşılaşır. Kuralları izlemekte, başkalarıyla empati kurmakta zorlanır, karşı tarafın duygusunu anlamlandıramaz ya da hatalı şekilde atıfta bulunur. Çabuk öfkelenir, kavga başlatabilir, kurallarla (otoriteyle) çatışır, başkalarını suçlama ya da yalan söyleme gibi davranışlar sergileyebilir. Kendi ve çevresinin (arkadaş ortamı gibi) güvenliğini tehlikeye atacak davranışlarda bulunabilir. Davranış bozukluğu olarak adlandırılan bu durum, ileride antisosyal davranış bozukluğu olarak görülen tablonun önemli bir yordayıcısıdır.
Örneğin, ilk okul döneminde arkadaşlarıyla oynayan bir çocuk, diğerleri aralarında şakalaşırken kendiyle alay edildiğini “düşünüp” öfke duyabilir ve bu öfkeyi saldırgan bir tutumla yansıtabilir ya da arkadaşlarını üzecek bir söz, kırıcı bir davranışta bulunabilir. Bazıları bu davranış sonrası pişmanlık duyarken bazıları pişman olmayabilir. Bu ve benzeri örnekler, davranış bozukluğunda gözlenen durumlara örnek teşkil edebilir. Ancak bu tablo her çocukta aynı şekilde gözlenmeyebilir.